Ayrılık Ateşten Bir Ok / Kore Dizilerinde Ayrılıklar

Aslında biz Kore Dizisi severlerin en sinir olduğu şeydir ayrılıklar. Hemen hemen her ülkenin dizisinde ve filminde ayrılık olur, ama Kore Dizisi ayrılıklarının yüzde sekseni gereksiz ve komiktir. O yüzden olsa gerek. Her şey yolunda giderken sondan önceki ya da iki önceki bölümde bir bakarsınız bir ayrılık girer araya, neye uğradığınızı şaşırırsınız. Şimdi çeşitli dizilerden ayrılık örnekleri vereceğim, anımsamamız için.

Kore Dizilerinin çoğunda ya erkek ya da kız başrol okumaya, yani eğitime yurtdışına gider. Ama hiç olmadık zamanda olur bu da genellikle. Çiftin araları düzelmiş, birleşmeleri için bir engel kalmamıştır. Pat bir eğitim olayı çıkar. Başrol ” Eğitim önemli!” der ve arkasına bakmadan gider. En komiği de on tane dizi varsa dokuzunda sanki taş devrinde yaşıyormuşuz gibi çift hiç görüşmez. Telefon var, internet var, varoğlu var yani.  Giden geri dönene kadar bir çift laf edilmez. Bahanesi de hazırdır, “Eğer iletişime geçseydik, dayanamazdım.” Hadi canım ! Böyle dramalara örneklerden biri Coffee Prince‘dır. Kız barista olmak için yurtdışına gider. Gitmeden önce de bari işi garantiye alayım diye çocuğun koynuna girer. E Gong Yoo’yu bırakmak kolay olmasa gerek.

Tabii eğitime gidecekken sevgilisi tarafından durdurulan da var. Örneğin Pasta’da kız şepp’i bırakıp gidemediydi. BOF‘ta iki kez ayrılık oldu. Gu Jun Pyo iki kez yurtdışına gitti. İlkinde kız arkasından gidip ağzının payını aldı. O sahne. Ayrılıkların anneler babalar yüzünden olması Kore Dizilerinde çok rastlanır. İşte ayrılık sahnelerinden biri daha.  İkincisinde kız doktor olurken çocuk da iyi bir yönetici olmayı öğrendi ve dönüşte evlendiler. İşte o dönüş sahnesi  Almost paaaaraaadiiiiiise- 🙂

It’s OK That’s Love’ın da son iki bölümünde bir ayrılık olayı vardır. Kız yurtdışına gider, eskiden birlikte gittikleri yerleri filan dolaşır. Döndüğünde önce kimse iplemez, sonra sevgilisi onu her gün düşünüp özlediğini söyler, diğeriki şapşal ise ellerinde Jae Yeol seni özledi yazılı pankartla içeri girerler.

Heartstring’te kız İngiltere’ye gider, turneler filan ünlü olur.  Ama gitmeden önce de çocuğun üstüne düştüğü için çocuğun sinirleri ezilmiştir, gitar çalamıyordur. Kızın tabii ki de bundan haberi yoktur. Bir dramada aslında bu kadar dramatik, ama aynı zamanda da komik bir olay hatırlamıyorum. Sarsak Park Shin Hye ya 🙂 Tabii bir yıl sonra dönünce barışırlar. Dizinin son bölümünde doğal olarak. Bir de insan kankasını öpünce aşağıdaki gibi oluyor 🙂

 

Bir konu daha var klişe diyebileceğimiz. Çiftler durur durur tam da sevgilileri yurtdışına gideceği zaman havaalanına filan gelip itiraf ederler. The time we were not in love’da da çocuk yurtdışına , Paris’e kursa gideceği zaman kicibe gelip aşık olduğunu söylediydi. neyse onlar çocuk yurtdışındayken haberleşmişlerdi en azından.

Dal Ja’s Spring’te de kız yurtdışına gitmişti. 2 yıl içinde çocuk sadece bir kart göndermişti. Kartta “Eğer kaderimizde varsa, belki.” yazıyordu. Kız döndükten sonra ise tesadüfen çocuğun ahçılık yaptığı lokantaya gitmiş, çocuk ona yine aynı kartı pasta eşliğinde göndermişti. Dizi sonunda ise o yazı maybe yerine must be ( olmalı ) şekline dönüşmüştü. Yapmayın işte bunu bana ya. Japon dizisi Pride‘ın en iyi sözcüğünü utanmadan çalmayın. Durmadan Maybe diyen Kimura Takuya’ya dizi sonunda evlenme teklif ettiğinde kız Maybe diye cevap vermiş, o da “Must be “demişti. tarihlere göre Pride 2004, Dal Ja 2007 tarihli. Yani Koreliler Japonlardan almış.

Bazen de ayrılık eğitim değil hastalık yüzünden olur. Oh My Venus‘te So Ji Sub iyileşmek için gitmişti mesela. Hastanede sevdiceğine atkı da örmüştü. Ay o atkının içine de yüzük koymuştu.

Hastalık yüzünden bir diğer ayrılık da The Legend of The Blue Sea’de vardı. Kız kendisini feda edip vurulunca, ölmemek için denizlere dönüyor, sonra da iyileşip geri dönüyordu. Kız giderken çocuğun hafızasını siliyor, ama o yine de hatırlıyordu.

 

Master’s Sun‘da da Gong Hyo Jin  belki düzelir de geri dönerim diye gitti, geri döndüğünde bir yıl gezmiş tozmuştu, So Ji Sub’a artık hayaletleri görmüyorum dedi. Ama heyhat değişen bir şey yoktu.

 

Bazen de ayrılıklar ilişkideki sorunlar yüzünden oluyor. Aslında en normali de bu tabii. Personal Taste’de çocuk foyası ortaya çıktı diye ayrılmıştı örneğin. Sonra binayı özür mahiyetinde elma şeklinde yaptı, barıştılar.

My Love Eun Dong‘ta yasak bir aşk vardı. Her ne kadar kız hafızasını kaybettikten sonra kötü niyetli erkek arkadaşı tarafından aldatıldıysa da, Korelilerin gözünde bu aldatmaydı. O yüzden erkek bir süre uzaklaştı. Kadın boşandı, sonra kavuştular. Ama dizinin sonu  bu işi en gösterişsiz biçimde halletme yolunda oldu.

Yine aynı nedenden ötürü On the Way to the Airport dizisinde de evli çiftler ayrılana kadar bir ayrılık oldu. Sonra yine havaalanında kavuştular.

Fight For My Way‘deki ayrılık çocuğun Taekwondo’ya ve yarışlara devam etme kararına karşı çıkan sevgilisinin, devam edersen senden ayrılırım demesi sonucu olmuştu. Dong Man ağladı etti, ama kızı vazgeçiremediydi.

Bazen ayrılıklar çok travmatik oluyor. Goblin‘de Goblin hepimizin anımsadığı sahnede yanarak ayrılmış, neyse sonra geri dönmüştü. Ama kızın ölerek gitmesinin ardından ikinci bir ayrılık yaşandı. neyse ki yeniden doğuş vardı. İkinci çift de ayrıldılar, yeniden doğarak birlikte oldular, oh ne güzel hayat!

 

 

Beni daha çok etkileyen ikinci çiftin yani cosıng saca ile Sunny’nin ayrılık sahneleri ise işte tam da şurada. 

Bazen gitmek istemezsiniz ama ayrılık kaçınılmazdır. My Love from Another Star‘da uzaylımızın son vedası tam şurada.

Gitmeden önce kıza üzerine bir şeyler giydiğinde daha güzelsin, çıplak gezme diye de tembih etmişti. Ayrıca öpüşme ve arkadan sarılma sahnelerini de yasaklamıştı.  Neyse sonunda gezegeninden dönme yolunu bulmuştu da dizinin sonu kötü bitmemişti.

Do Min Joon çok üzgün.

Another Oh Hae Young‘ın da ayrılık süreci çok sancılıydı. Kız ağzına geleni söyledi, ahlar etti, çocuk ağlamaktan helak oldu. İşte o anlar ile ilgili bir sahne.  Ama daha önce kavuşmalara dair yazımda anlattığım gibi kavuşmaları da pek hoş oldu.

Shopping King Louis’te de kısa bir ayrılık olmuştu, ama sonra sonsuza kadar beraber oldular.Yine beraber olalım, birbirimizi sevelim diye dua eden bir Louis çok sevimliydi.

“Ayrılalım.” İşte Cheese in the Trap’in ayrılık sahnesi. üstelik dizi sonunda birleşip birleşmedikleri de belli olmadı. belirsiz dizi sonlarından nefret ediyorum.

Geçmişin sırları işin içine girince de ayrılık oluyor. İşte Suspicious Partner ayrılık sahnesi.

Yine geçmişin travmatik sırrı yüzünden Kill Me Heal Me’de Cha Do Hyun kendisini geri çekmiş, hatta kızın ona aşık olduğunu sonra bıraktığı bir nottan öğrenip hıçkırarak ağlamıştı. Ama fazla dayanamadı, bir çok farklı karaktere bürünüp kızın yanına koştu umarsızca. Kızın ağabeyinden ayrılmadan önce bir gün daha istediği sahne. 

Ayrıldıktan sonra kızın ağladığı sahne.

Böyle yaparsan abin olmam sahnesi. 

İki çok iyi oyuncunun ( Hwang onların yanında maalesef sönük kalıyor ) alıp götürdüğü bu dizinin sahnelerini her izleyişimde hayran oluyorum açıkçası.

Bazı ayrılıkların sonu da hayırlı olmuyor. Sonu ölüm olan, hatta sonrasında yenidendoğuşla taçlanmayan diziler de var. İşte Moonlovers  ayrılık sahnesi. 

Rooftop Prince’de Lee Gak ile Park Ha ayrılmışlar, kız sonra çocuğun reenkarne haliyle beraber olmuştu, ama zavallı Lee Gak içimde hep bir acı halinde kalmıştır. İşte son sahne.

Kore dizilerinin yaygın ayrılık nedenlerinden biri de anlaşmalı evlilikleridir. Evlenmek zorunda kalan ya da anlaşmalı evlilik yapıp, sonradan birbirine aşık olan çiftler önce ayrılırlar, ve tabii sonra birleşirler. Fated to Love you da kız yurtdışına eğitime gitmişti çocuğunu kaybedip ayrıldıktan sonra, One Percent of Something‘de anlaşma süresi bitti çift ayrıldı, ama aşk bitmemişti. Yine keza Because This Is My First Love’da aşk kazandı. 

İzleyip yazmadığım Lie To Me’de aynı sonla bitti. Marriage not dating de anlaşmayla başladı, umulduğu gibi aşkla bitti.

Tabii bütün ayrılık sahnelerinin içinde en vurucu olanlar ölümle sonuçlanan gerçek ayrılıklar. Ölüm Allah’ın emri ayrılık olmasaydı yani. Ben de o tür sahneler içeren dizileri izlememeye çalışıyorum. Ölüm yatağında veda konuşmalı drama da izlemeyivereyim. Yaş ilerledikçe bu tür sahnelerden kaçıyorsunuz kendinizi koruma adına, gerçekleri burnunuzun dibinde çünkü. Her ne kadar yaşamın bir parçası da olsa, sevenler ayrılmasın a dostlar.

 

You may also like...

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

%d bloggers like this: